Cehennem Acı Çektiğimiz Yer Değil Acı Çektiğimizi
Kimi insanların yaşamı çok şey anlatır, kimi insanların da ölümü... Hem yaşamı hem ölümü anlamlarla dolu olanlar da ölümsüzleşir. Dünya hayatını on bir asır önce terk eden Hallac-ı Mansur'un hala güncel kalmasının bir sebebi de belli ki budur. Milattan sonra sekiz yüzlü yılları dokuz yüzlere bağlayan zamanlarda, Acem ellerinden Anadolu'ya, Hint diyarlarından Arap Yarımadası'na akan hayatını, anlam arayışına ve anlamlıyı anlatmaya adayan filozof Mevlana, Yunus Emre, Spinoza, Kant, Nitche, Fitch, gibi büyük düşünürlere ilham kaynağı olmuş ve dünyada derin izler bırakmıştır. "Cehennem Acı Çektiğimiz Yer Değil Acı Çektiğimizi Kimsenin Bilmediği Yerdir" kitabı, Hallac'ın bilgeliğinden nasibini almak isteyenler için son derece uygun bir eser.
Kitap Hakkında
- Basım Dili: Türkçe
- Yazar: Hallac-ı Mansur
- Yayıma Hazırlayan: Mesud Topal
- Yayın Evi: Destek Yayınları
- Yayın Tarihi: 2019
- Sayfa Sayısı: 104
Hallac-ı Mansur'a Göre Cehennem
Hallac'ın derin sözlerinin orijinal haline dokunmamaya gayret edilerek hazırlanan kitap, Mesud Topal'ın naif katkılarıyla, yoğun içeriğine rağmen kolay hazmedilebilir hale gelmiş. Filozofun “En-el Hak” felsefesi üzerinden tanımladığı varlık, benlik, hiçlik ve yok oluş kavramlarını içeren duru sözleri ustalıkla derlenmiş.
Kitaptan Bazı Hallac-ı Mansur Sözleri
- "İnsan bir kainattır. Koca kainat da bir insandır. Teker teker bakarsan çok görürsün. Bütün bakarsan tek görürsün."
- "İnsan anlamadığının düşmanıdır."
- "Kendi aydınlığını bulan başka birisinin aydınlığına ihtiyaç duymaz, yolunu kendi bulur."
- "Hayatın içinde sıkışıp kaldıysan, kapılarını dışarıya değil içeriye aç."
- "Boş işten kendini arındır. Faydasız arkadaştan kendini arındır. Çok konuşan dillerden kendini arındır."
Hallac-ı Mansur'un Hayatı
858 sekiz yılında, günümüz İran'ının Horasan Eyaleti'nin bir köyünde dünyaya gelen Fars kökenli spiritüalist yazar, babasının mesleğinden dolayı "Hallac" lakabını aldı. Ailesiyle birlikte göçtüğü Dicle yakınlarındaki Arap Bölgesi Vasıt'ta, 12 yaşındayken hafız oldu. Eğitim hayatına önce Basra'da, sonra Bağdat'ta, sufi bilgelerin sohbetlerine katılarak devam etti.
Olgunlaştıkça hocalarıyla fikir ayrılıkları yaşadığı için, yerinden ayrıldı ve Basra'dan Maveraunnehir'e, Sicistan'dan Kirman'a, Hicaz'dan Ahvaz'a, yıllar süren yolculuklar yaptı. Halka vaazlar verdi, onlar için kitaplar yazdı. Yoğun ilgi gördü ve "Hallac-ı Esrar" olarak anılmaya başlandı. Sonrasında manevi bir işaret aldığını söyleyerek, deniz yoluyla Hindistan'a gitti ve "küfür ve şirk beldeleri" olarak adlandırdığı bölgelerde, inancını ve düşüncelerini yaymaya başladı. Bu dönem yazdığı eserlerle büyük üne kavuştu ve kendisi takip edenler, onu "Mansuri" olarak anmaya başladı.
Geri döndükten sonra, aykırı fikirlerinden ve ününün yarattığı kıskançlıktan dolayı halkın ve ulemanın bir kısmıyla çatışmaya başladı. Sert tepkilere, hacda kesilen kurbanlar gibi kendini feda etmeye hazır olduğunu söyleyerek cevap veriyor, potansiyel tehlikenin üstüne gidiyordu. Yaratıcısıyla tek vücut olduğunu ifade etmek için kullandığı "En-el Hak" kavramı çarpıtıldı ve uzun süreli hapis hayatı başladı. Dik duruşu ve aykırı söylemlerine devam etmesi, düşmanlarına aradıkları fırsatı sağladı ve hakimler baskılara daha fazla direnemeyip sonunda idam kararını verdi. Önce kırbaçlandı, sonra uzuvları kesildi. Bedeni parçalanarak çeşitli şehirlere dağıtıldı. İnfazıyla ilgili birçok rivayet olsa da en çarpıcısı, işkence görürken kendi kanıyla abdest almaya çalışarak meydan okumayı sürdürmesine ilişkin olanıdır.
Ölüm şekli beklenmeyen etkiler yarattı ve fikirleri daha büyük bir hızla yayılmaya başladı. "Yetmiş iki millete bir bakmak" gibi sözlerle ortaya koyduğu kucaklayıcı tavır, kısa süre sonra daha net anlaşıldı. İnfaz edildiği yer, halk tarafından sıklıkla ziyaret edilir oldu. Abbasi devlet adamlarının da buraya gelip, ağlayıp af dileyerek itibarını iade etmesiyle adı temizlendi.
Özellikle tasavvuftaki "Vahdeti vücut" kavramıyla yeni tanışanların, daha derine gitmek yönünde iştahını kabartan "Cehennem Acı Çektiğimiz Yer Değil Acı Çektiğimizi Kimsenin Bilmediği Yerdir" kitabı, ilk okunuşunda bile akıp giderken, yaş aldıkça tekrar bakıp yeni anlamlar yakalamak için kitaplığın bir köşesinde muhafaza edilmeyi hak ediyor.
Arka Kapak Yazısı:nnZaman ve mekân üstü bir hakikat felsefesi: “ENE-L HAK...”nnMevlana’dan Yunus Emre’ye, Spinoza’dan Kant’a, Nietzsche’den Ficht’e kadar dünyaca ünlü büyük düşünürlerin felsefi akımlarına ilham kaynağı olmuş büyük İslam düşünürü Hallac-ı Mansur’un “Ene-l Hak” felsefesi üzerinden tarif ettiği varlık, benlik, hiçlik ve yok oluş kavramları, yüzlerce yıldır bilim, sanat, inanç ve felsefe dünyasına ışık tutmaya devam ediyor.