İmkansızın Şarkısı
Çağdaş dünya edebiyatının en değerli kalemlerinden biri olan Haruki Murakami, her kitabıyla edebiyatseverleri bambaşka bir evrene götürmeye devam ediyor. Yazarı dünyaya tanıtan ve en çok yankı uyandıran eserlerinden biri olan İmkansızın Şarkısı isimli kitabı ise sadece Japonya’da değil dünyanın her köşesinde kütüphanelerin en değerli raflarında yerini alıyor. Japon Edebiyatı’nda aykırı bir noktada duran yazar, İmkansızın Şarkısı’nda sadece toplumsal bir bakış açısı sunmuyor, aynı zamanda aşka dair çarpıcı bir romana imza atıyor. Ülkemizde en çok okunan yabancı yazarlar arasında yer alan Murakami, gerçekçi ve fantastik unsurlar arasındaki duvarı kaldırarak, büyülü gerçekçilik akımının en önemli ismi olmaya devam ediyor. Masalsı dili, sade ve akıcı biçimi ile okuyucuların büyük beğenisini toplayan usta kalemin beşinci romanı İmkansızın Şarkısı, yarı otobiyografik yarı kurgu bir eser olmasıyla da büyük önem taşıyor. Yazarın iç dünyasına ve geçmişine dair ince detayları yakalayabileceğiniz bu eser, samimiyeti ve bildiğimiz duygulara farklı bakış açılarıyla yaklaşmasıyla çağdaş edebiyat içerisinde okuyucular için ayrı bir noktada duruyor.
İmkânsız Aşklar, İmkânsız Şarkılar
Toru Watanabe’nin yolculuk sırasında Beatles’ın Norwegian Wood isimli şarkısını duymasıyla başlayan roman, karakterin anıları arasında gerçekleştirdiği bir başka yolculuğa dönüşür. Yirmi yıl öncesine giden karakter, iyi ve kötü anılar içerisinde birçok farklı duyguyu aynı anda hisseder. 37 yaşındaki Watanabe’nin 20 yıl öncesinde yaşadıklarını sakladığı sandığı tek bir şarkı ile açılır ve içinden imkânsız aşklar ile imkânsız şarkılar çıkar. Sandığın içinden çıkan arkadaşlık, ölüm, aşk gibi birçok duyguyu hisseden Watanabe, 1968 ve 1970 yılları arasındaki öğrencilik günlerini hatırlar. Arkadaşı Kizuki’nin ölümünün ardından birlikte sıkça vakit geçirdikleri ve Kizuki’nin sevgilisi olan Naoko ile araları açılan Watanabe, uzun yıllar sonra Naoko’yu bir tren yolcuğunda görür. Bu karşılaşmanın ardından arkadaşlıkları ilerler ve Naoko’nun doğum gününde her ikisi için de unutulmayacak anlar yaşanır. Naoko’nun okuyucu üzerinde derin bir etki yaratan hastalığı bu aşkın önündeki en büyük engel olurken, Watanabe’nin yurt arkadaşları Nagasava ve Midori ise kitap boyunca yüzünüzdeki gülümsemeyi garanti eden iki karakter olarak sizleri bekliyor!
İmkansızın Şarkısı ile Masum Bir Aşka Tanıklık Edin!
Haruki Murakami her eserinde olduğu gibi İmkansızın Şarkısı’nda da duyguların farklı insanlarda karşılık bulduğu izdüşümlerini yalın ve akıcı biçimde aktarıyor. Watanabe ve Naoko arasındaki masum aşkın karşısına yerleştirdiği engelle hikâyeyi eşsiz kılan yazar, aşkın delilik sınırındaki halini en güzel şekilde yansıtmayı başarıyor. Aşkın başrolü oynadığı bu duygular oyununun en önemli karakterlerinden biri de kitap boyunca hemen her satırda izlerini bulabileceğiniz ölüm oluyor. 17 yaşında bir öğrenci olan Kizuki’nin ölümü ile başlayan sorgulamalar, karakterlerin ölüme dair söyledikleri düşündürücü cümlelerle okuyucuların içine işliyor. Bildiğimiz ölüm kavramını yine öykü içerisine kendi tarzında yerleştiren Murakami, yaşamın ölümü beslediğine inanan karakterleri ile İmkansızın Şarkısı’nda yine eşsiz bir imza atıyor.
Haruki Murakami’nin Gözünden 1968 Hareketinin Japonya’daki İzlerini Keşfedin!
Vurucu bir hikâyenin içerisine yerleştirdiği naif karakterlerle bir süreliğine okuyucuyu bambaşka bir evrene götüren yazar, aynı zamanda 1968-1970 arasında geçen dönemi de aktarmayı ihmal etmiyor. Kitap dünyada geniş kitleleri harekete geçiren 68 olaylarının Japonya’daki yansımasını oldukça hassas bir şekilde işliyor. Sosyolojik açıdan değerli bilgiler barındırmasının yanı sıra olayların karakterler üzerindeki etkisi noktasında da kurgu başarılı bir çizgide ilerliyor. Hiçbir kelime fazlalığının olmadığı roman boyunca masalsı bir dille 68 kuşağının Uzakdoğu toplumlarındaki yansımalarını keşfedebilirsiniz.