Jane Eyre
Jane Eyre - Charlotte Bronte tarafından 1847 yılında yazılmış klasik bir romandır. Charlotte Bronte, toplamda yayınlanan dört eserini de Currer Bell takma adı ile yazmıştır. Bunun sebebi, dönemin edebiyat eleştirmenlerinin kadın yazarlara bakış açısı ve onlara karşı takındıkları ön yargıdır. Keza yazar en ünlü başyapıtı olan Jane Eyre eserinde, yetim kalmış bir kız çocuğunun böyle bir toplumda verdiği hayatta kalma mücadelesini anlatır. Can Yayınları tarafından okur ile buluşturulan bu eserin çevirisini ünlü çevirmen Nihal Yeğinobalı üstlenmiştir. Toplam 632 sayfadan oluşan eser, hâlen tüm dünyada en önemli klasikler arasında gösterilir.
Edebiyatta Kadın Temsilinde Bir Öncü: Jane Eyre
Romanın baş karakteri olan Jane Eyre, küçük yaşta anne ve babasını kaybeder. Ailesinin vasiyeti sebebi ile dayısının ve yengesinin yanına yerleşmek durumunda kalır. Ancak bu evde hak ettiği ilgiyi ve sevgiyi hiçbir zaman göremez. Sürekli itilip kakılan Jane, on yaşına geldiğinde bir yatılı okula gönderilir. Hayatı bu noktadan sonra değişmeye başlar. Yeterince "güzel" olmaması ve dönemin toplumunun kadına biçtiği rol çerçevesinde kalmak istememesi sebebi ile tüm hayatı mücadele içinde geçecektir. Bir gün aşık olduğunda, para kazanmaya ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalıştığında da bu mücadelesi devam edecektir.
Yazarın Hayatından İzler Taşıyor
Victoria Dönemi ve romantizm akımı çerçevesinde kaleme alınan Jane Eyre, yazarının hayatı ile ilgili birçok ipucunu da barındırır. Birçok kaynağa göre kitapta Jane Eyre'in gittiği yatılı okul, Charlotte Bronte'nin eğitim gördüğü okulu temsil eder. Charlotte Bronte'nin kendisi gibi yazar olan iki kardeşi daha vardır. Emily Bronte, yine bir dünya klasiği olan Uğultulu Tepeler'in yazarıdır. Bronte kardeşler, yazdıkları eserlerde kendi yaşadıkları dönemde çektikleri zorlukları da sıklıkla yansıtmışlardır. Jane Eyre de Charlotte Bronte'nin yaşadığı dönemde neden takma isim kullanmak zorunda olduğunu ve bir kadın yazar olarak nasıl zorluklardan geçtiğini oldukça başarılı bir şekilde okura yansıtır.
Yalnızca Bir Aşk Romanı Değil
Jane Eyre'de konu edilen temalardan biri aşktır. Jane Eyre'nin, büyüdüğünde bir mürebbiye olarak çalışmaya başladığı malikanenin efendisi olan Bay Rochester ile arasında geçen aşk hikâyesi oldukça çarpıcıdır. Ancak Jane Eyre'yi sıradan bir aşk romanı olmaktan ayıran ve onu bir başyapıta dönüştüren unsur, Charlotte Bronte'nin şiirsel ve keskin dilidir. Bronte'nin Jane Eyre'de olayları işleyiş biçimi ve onlara yaklaşımı, edebiyatta kadın hak ve özgürlüklerinin ilk temsillerinden birini ortaya çıkarmıştır. Yapayalnız bir genç kızın, güçlü ve kendine güvenen bir kadına dönüşmesinin öyküsü, romanı klasik niteliğine taşıyan unsurlardan biridir.
Pek Çok Esere İlham Olmuş Bir Başyapıt
İngiliz Edebiyatı'nın en başarılı örneklerinden biri olarak anılan Jane Eyre, yazıldığı dönem sebebi ile ilk gotik roman olarak da kabul edilir. Yazarın işlediği konu ve cesareti, ondan sonra gelen pek çok sanatçıya ve esere de ilham kaynağı olmuştur. Jane Eyre defalarca kez beyaz perdeye uyarlanmış, üzerine sayısız araştırma ve tez yazılmıştır.
Klasiklerden Korkanlar İçin Sürükleyici Bir Seçenek
Özellikle akıcı ve sürükleyici bir dile sahip olması açısından, klasikleri okumak konusunda çekinceleri ya da ön yargıları olan okurlar için bir başlangıç kitabı olarak da tavsiye edilir. Oldukça hacimli bir kitap olmasına rağmen kısa sürede okunabilecek bir eser olduğu için ergenlik çağından başlayarak pek çok çocuğun da okuma listesinde yer alır. Yazıldığı dönemden günümüze birçok koşul değişmiş olsa da erkek egemen toplumun izlerini takip etmek ve kitapta anlatılan olayların günümüzdeki yansımalarını izlemek adına Jane Eyre eşsiz bir başyapıttır.