“Sevgi acıtır, öp yaralarımdan
belki sana da bulaşır.”
Aşk bazen bir kitabın cümlesinde, bir çiçeğin yaprağında, bir damla gözyaşında ya da ilk bakışta gizlidir.
Mislina için de öyleydi. Akif Selim’in mürekkep mavisigözlerine bir kez bakınca kendi kalbiyle tanıştı
ve o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Mislina Farah’ın aşkı o kitabın cümlesi,o çiçeğin yaprağı, saf bir gözyaşı ve ilk bakışın sonuncusuna
uzandığı bir kalp atışıydı. Penceresinin önündekisardunyalar arkadaşı, Çakır yoldaşı, Kumru ise sırdaşıoldu. Tüm bu güzel şeyler Akif Selim’in kalbine giden
zarif ve tehlikesiz bir yoldu.
Sevginin en masum, en derin, en saf haliydi onların hikâyesi. Kırılan kalpler bile var oldukları bedenleri sevdiler çünkü gün sonunda iyileşeceklerini bildiler. Sevgi bazen acıtsa da
ince ruhlar acıttıkları yerleri öper, iyi ederdi. Tıpkı bu iki ruhun sahibi gibi.
“Sevginin uğramadığı kalplere başkasının yüreği ağır gelir.
Sevmek yürek ister, zaman ister, hakikat ister.
Yalan bir ruhun varlığı elbet bir gün tökezler.”