Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı
Ünlü Amerikalı blog yazarı Mark Manson'un yazmış olduğu Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çok ses getirdi. Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı, aslında Manson'un ilk kitabı değil ancak Türkçe'ye çevrilen ilk kitabı oldu. Amerika'da son derece popüler bir blogger ve yazar olan Manson'un 2017 yılında kaleme aldığı kitap kısa süre içerisinde New York Times Bestseller listesinde yerini aldı ve zirveyi uzun süre bırakmadı. Okurların yoğun ilgisiyle karşılaşan ve çok övgü alan kitap ülkemizde de çok satanlar arasına girdi.
Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı
Tür olarak kişisel gelişim kategorisinde yer alan Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı başlangıçta diğer kişisel gelişim kitapları ile aynı gibi görünse de aslında onlardan ayrılıyor. Kişisel gelişim kitaplarında genellikle mutlu ve pozitif olmanın yolları, yöntemleri anlatılırken bu kitap, tam tersine her zaman pozitif ve mutlu olunamayacağı mesajını veriyor. Manson, negatif duyguları inkâr etmenin daha derin negatif duygulara ve duygusal bozukluklara neden olduğunu vurguluyor. Aynı şekilde sürekli pozitif olmanın da bir inkar biçimi olduğunu söylüyor. Her zaman iyi deneyimlerin ve pozitif duyguların peşinden koşmak yerine Manson'un önerisi hayatı tüm getirdikleriyle kabullenmek ve değmeyecek şeyleri kafaya takmamayı öğrenmek.
Mark Manson Kimdir?
1984 Amerika doğumlu olan Mark Manson aslında bir blog yazarı. Uzun yıllar boyunca, kendi blogunda yazılar yazan ve devamında 2 milyon tıklanmaya kadar ulaşmayı başaran Manson kariyerine kitap yazarak devam ediyor. Herhangi bir kural ve kaygı gütmeden, halkın içinden halka seslenen ve kendi hayatını anlatan Manson, bu sayede insanların nasıl yazılardan ve nasıl bir yazım türünden hoşlandığını son derece iyi bir şekilde analiz edebilmiştir.
Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı - Mark Manson
"“Büyük Güç Büyük Sorumluluklar Getirir.” Doğru. Ama bu sözün daha iyi bir akış açısı var, ve gerçekten derin bir bakış açısı. Tek yapmanız gereken sözlerin yerini değiştirmek: “Büyük sorumluluklar büyük güç getirir.” “Her şeyi iyi tarafından görmek” gibi bir şey iyi gibi görünse de, gerçek şu ki hayat bazen berbattır ve yapabileceğiniz en sağlıklı şey de bunu kabul etmektir. Negatif duyguları inkâr etmek daha derin ve daha uzun ömürlü negatif duygulara ve duygusal bozukluğa neden olur. Sürekli pozitif olmak hayatın sorunları için geçerli bir çözüm değil, bir inkâr biçimidir.Doğru değerleri seçerseniz, bu sorunlar size zindelik, kuvvet ve şevk verir. Dedemin zamanına dönersek, kendini çok kötü hissettiğinde şöyle düşünürdü, “Bugün berbat bir günümdeyim. Ama n’apalım hayat böyle, ben samanları havalandırmaya devam etmeliyim.” Ama ya şimdi? Şimdi beş dakikalığına bile kendinizi çok kötü hissetseniz son derece mutlu ve harika hayatları varmış gibi sunan insanların 350 fotoğrafıyla bombardıman ediliyorsunuz, bu durumda hatanın sizde olduğunu hissetmemeniz imkânsız kuşkusuz. Değmeyecek şeyleri kafaya takmamak çok önemlidir. Dünyayı kurtaracak olan şey budur. Dünyanın bazen berbat olduğunu ama bunun da doğal olduğunu kabul ederek yaşamak gerek. Çünkü her zaman böyleydi ve her zaman da böyle olacak. Sosyal medyada her gün milyonlarca kere paylaşılan “Nasıl Mutlu Olunur” tarzı saçmalıklarda yanlış olan ve kimsenin fark etmediği şey şudur: Daha pozitif bir deneyimi arzu etmenin kendisi negatif bir deneyimdir. Ve de tam tersine, insanın negatif deneyimini kabul etmesinin kendisi pozitif bir deneyimdir. Pokerde elinde korkunç kağıtlar olan biri çok güzel eli olan birini yenebilir. Elbette eli güzel olanın kazanma ihtimali daha büyüktür, ama sonunda kazanan her oyuncunun oyun süresinde yaptığı seçimlerle belirlenir. Hayatı da aynı şekilde görüyorum. Hepimize dağıtılmış bir el var. Bazılarının eli daha iyi. Sadece kağıtlara bakarak berbat durumda olduğumuzu söylemek kolaysa da, gerçek oyun o kağıtlarla yapacağımız seçimlere, almaya karar verdiğimiz risklere ve birlikte yaşamayı seçtiğimiz sonuçlara bağlıdır. İçinde bulundukları duruma göre sürekli en iyi seçimleri yapanlar tıpkı pokerde olduğu gibi hayatta da öne çıkarlar ve illa da eline en iyi kağıtlar gelmiş olmaları gerekmez."