Ziyan - Hakan Günday
‘‘Beyaz gövdeli zenci köpeklerimiz var. Adları da var. Ama onlar birer heykel. Çağırınca gelmiyorlar artık. Cennetin kapısını bekliyorlar. Karla karışık toprağa gömülebilmek için kulakları dik donuyorlar! Öyle bir cennet ki, paslı demirin bile ak sakalı var. Bizi saran tel örgüler beyaz angoradan örülmüş. Havası havlamayı bırakmış, ısırıyor. Beyaz ağzı etimizle dolu. Bu yüzden sessiz bir ayaz var. Saçaklardan sarkan mızrak dişleri ensemize saplanmış. Gazete kâğıdı gibi buruşmuş derimizde mor diş izleri, bekliyoruz.
Cennetten kovulmayı. Bembeyazız. Soğuk. Donmak. Çözülmek. Tekrar donmak.
Daha fazla hiçbir şeye gerek yok. Fiilleri çekmeye bile. Herkes kalsın yerinde. Bıraksınlar, yaslansın göğsüm sırtlarına, ılıklaşsın enseleri nefesimle. Yavaş yavaş soayım dilimi derilerine. Aksın içlerine hayatımın zehri. Yirmi adet mermi. Muhteşem! Hepinizi geberteceğim! Ama hepinizi!’’

Askere gidenler bilir, askerde 1968’de üretilmiş G3 bile erattan daha kıymetlidir. Ancak tüm fedâkarlıkları yine erat yerine getirir. Nöbet ibadettir fakat, ölene kadar nöbet yeri terk edilmemelidir, diğer nöbetçiyle konuşulmamalıdır. Kendi kendine de konuşmamalıdır asker, hele bir ölüyle asla konuşmamalıdır. Bir de sözkonusu ölü Atatürk’e suikast suçundan idam edilen eski bir askerse, “adamın askerliğini yakarlar.” Hakan Günday son romanı Ziyan’da askerlik üzerinden, delilik, deliliğe doğru “bilinçli” bir yolculuğu anlatıyor. Romanın anlatıcısı asker bir yandan kendisi, hiç uyum sağlayamadığı askerliği ve askeri nizam-intizam ile hesaplaşırken; diğer yandan Atatürk’e suikast suçundan idam edilen Ziya Hurşit’le konuşmaya başlar. İçsel ve toplumla hesaplaşma birden uygun adım deliliğe doğru bir hal alıyor. Korku, cesaret, delilik, askerlik, askerde ziyan olanları “yürüyüş kararı” sayarak kaleme almış Hakan Günday. Kendi ifadesiyle “delirmekten korkmakla ilgili bir roman,” Ziyan. Yazılanlara bakıp askerliği ele alan bir roman olduğu sanılmamalı, zira askere giden bir gencin kendi hislerini aktarıyor Ziyan, hem de hiç korkmadan…
Çağlayan Çevik
Bir Paragraf
‘‘Beyaz gövdeli zenci köpeklerimiz var. Adları da var. Ama onlar birer heykel. Çağırınca gelmiyorlar artık. Cennetin kapısını bekliyorlar. Karla karışık toprağa gömülebilmek için kulakları dik donuyorlar! Öyle bir cennet ki, paslı demirin bile ak sakalı var. Bizi saran tel örgüler beyaz angoradan örülmüş. Havası havlamayı bırakmış, ısırıyor. Beyaz ağzı etimizle dolu. Bu yüzden sessiz bir ayaz var. Saçaklardan sarkan mızrak dişleri ensemize saplanmış. Gazete kâğıdı gibi buruşmuş derimizde mor diş izleri, bekliyoruz.
Cennetten kovulmayı. Bembeyazız. Soğuk. Donmak. Çözülmek. Tekrar donmak.
Daha fazla hiçbir şeye gerek yok. Fiilleri çekmeye bile. Herkes kalsın yerinde. Bıraksınlar, yaslansın göğsüm sırtlarına, ılıklaşsın enseleri nefesimle. Yavaş yavaş soayım dilimi derilerine. Aksın içlerine hayatımın zehri. Yirmi adet mermi. Muhteşem! Hepinizi geberteceğim! Ama hepinizi!’’

Askere gidenler bilir, askerde 1968’de üretilmiş G3 bile erattan daha kıymetlidir. Ancak tüm fedâkarlıkları yine erat yerine getirir. Nöbet ibadettir fakat, ölene kadar nöbet yeri terk edilmemelidir, diğer nöbetçiyle konuşulmamalıdır. Kendi kendine de konuşmamalıdır asker, hele bir ölüyle asla konuşmamalıdır. Bir de sözkonusu ölü Atatürk’e suikast suçundan idam edilen eski bir askerse, “adamın askerliğini yakarlar.” Hakan Günday son romanı Ziyan’da askerlik üzerinden, delilik, deliliğe doğru “bilinçli” bir yolculuğu anlatıyor. Romanın anlatıcısı asker bir yandan kendisi, hiç uyum sağlayamadığı askerliği ve askeri nizam-intizam ile hesaplaşırken; diğer yandan Atatürk’e suikast suçundan idam edilen Ziya Hurşit’le konuşmaya başlar. İçsel ve toplumla hesaplaşma birden uygun adım deliliğe doğru bir hal alıyor. Korku, cesaret, delilik, askerlik, askerde ziyan olanları “yürüyüş kararı” sayarak kaleme almış Hakan Günday. Kendi ifadesiyle “delirmekten korkmakla ilgili bir roman,” Ziyan. Yazılanlara bakıp askerliği ele alan bir roman olduğu sanılmamalı, zira askere giden bir gencin kendi hislerini aktarıyor Ziyan, hem de hiç korkmadan…
Çağlayan Çevik
Bir Paragraf
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!